ŞİİLİK DİNMİDİR YOKSA MESHEP Mİ/
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

EhliBeyte Övgüler

Aşağa gitmek

EhliBeyte Övgüler  Empty EhliBeyte Övgüler

Mesaj  Mücahid Ptsi Ocak 16, 2012 12:49 am

EhliBeyte Övgüler


Ehl-i Beyt; Allah'ın kelimesi, hücceti, nuru, hicabı ve ayetidir.

Ehl-i Beyt; Allah'ın göklerdeki ve yerdeki velileridir.

Ehl-i Beyt; doğruluk, adalet, ismet, imamet, velayet ve hidayettir.

Ehl-i Beyt; yolcuların delili, hidayet arayanların minaresi ve Allah'a doğru gidenlerin yoludur.

Ehl-i Beyt; filozofların aklında, ariflerin kalbinde parlayan bir güneştir.

Ehl-i Beyt; ölümden sonrası için en önemli azıktır ve müminlerin izzetidir.

Ehl-i Beyt; günah işleyenlerin şefaati, muhiplerin necatı ve kendilerine uyanların kurtuluşudur.

Ehl-i Beyt; İslam'ın başı, imanın olgunluğu ve İlahi kanunların sınırıdır.

Ehl-i Beyt; helali haramdan ayıran ve açıklayandır.

Ehl-i Beyt; sınırların korunması ve işlerin yürütülmesidir.

Ehl-i Beyt; günlerin ve ayların sayılmasıdır.

Ehl-i Beyt; susuzluğa karşı tatlı su ve hidayet kılavuzudur.

Ehl-i Beyt; varlık üzerine nurlar saçan bir güneştir.

Ehl-i Beyt; iman dairesinin başı ve varlık âleminin merkezidir.

Ehl-i Beyt; cömertliğin seması ve mahlûkatın şerefidir.

Ehl-i Beyt; şeref güneşinin ışığı ve şeref ayının nurudur.

Ehl-i Beyt; izzetin, yüceliğin aslı, başlangıcı, manası ve temelidir.

Ehl-i Beyt; parlayan fanustur, yol ve üsluptur, akan sudur.

Ehl-i Beyt; coşkulu deniz, parlayan ay ve hızlı akan nehirdir.

Ehl-i Beyt; açık nişaneleri olan yoldur ve yol gösterendir.

Ehl-i Beyt; bereketli buluttur ve sağanak yağan yağmurdur.

Ehl-i Beyt; on dörtlük aydır ve faziletli delildir.

Ehl-i Beyt; gölge veren semadır ve yücelik sahibi nimettir.

Ehl-i Beyt; sonu olmayan bir derya ve vasıflanmayan bir şereftir.

Ehl-i Beyt; güzel kokan gül, sevinç dolu ay ve parlayan alamettir.

Ehl-i Beyt; ihlâs, salih amel, takva, kazançlı ticaret ve açık yoldur.

Ehl-i Beyt; mahir tabip ve şefkatli babadır.

Ehl-i Beyt; günahlardan arınan, ayıp ve noksanlıktan uzak olandır.

Ehl-i Beyt; her biri asrının tek'idir ve Allah'ın hüccetidir.

Ehl-i Beyt; zekâlar ve akılları hayrete düşüren, sözlerinde, zihinleri şaşırtandır.

Ehl-i Beyt; büyükleri alçaltan, âlimleri cahil eden ve şairleri susturandır.

Ehl-i Beyt; baliğ konuşanları dilsiz, hatipleri kekeme ve fasihleri aciz edendir.

Ehl-i Beyt; ilim, hikmet ve irfan kaynağıdır.

Ehl-i Beyt; Kureyş'de zirvede, şerefte Haşimiden ve İbrahim'den bir bakiyedir.

Ehl-i Beyt; kerim bir kaynaktan gelen yoldur.

Ehl-i Beyt; Hz. Peygamberden bir nefis, Allah'dan bir rıza ve bir farzdır.

Ehl-i Beyt; şereflilerin şerefi ve bereket ağacının özüdür.

Ehl-i Beyt; siyaseti bilen ve melekûta gidendir.

Ehl-i Beyt; dünyevi bir beşer ve semavi bir bedendir.

Ehl-i Beyt; ilahi emir, kutsi ruh, yüce makam, aşikâr nur ve gizli bir sırdır.

Ehl-i Beyt; Allah'tan bir hususiyet ve sadık Peygamber'den bir nas'dır.

Ehl-i Beyt; tenzilin madeni ve tevilin manasıdır.

Ehl-i Beyt; nübüvvet ağacının kelimesi ve seçkin bir madendir.

Ehl-i Beyt; sözün özü ve delaletin noktası, risaletin muhkemi ve celaletin nurudur.

Ehl-i Beyt; Allah'ın hikmetinin anahtarı, rahmetinin meşalesi ve nimetinin kaynağıdır.

Ehl-i Beyt; Allah'a giden yoldur ve selsebildir.

Ehl-i Beyt; sıratı müstakim, güçlü üslup ve hikmetli zikirdir.

Ehl-i Beyt; şereflendiren, güçlendiren, öne geçiren, yücelten ve üstün kılandır.

Ehl-i Beyt; Peygamberin halifeleri, Allah'ın ayetleri ve eminleridir.

Ehl-i Beyt; en yüksek zirve, en sağlam ve uygun yoldur.

Ehl-i Beyt; kendilerini tanıyıp, kendilerine uyanları kendilerinden sayanlardır.

Ehl-i Beyt; Allah'ın hazinelenmiş sırları ve onun yakın evliyalarıdır.

Ehl-i Beyt; Allah'a davet eden, O'ndan anlatan ve O'nun emriyle amel edendir.

Ehl-i Beyt; bütün güzelliklerin tamamı ve kemalidir. Tüm güzellikler onların yanında denizde bir damla, arazide bir zerre gibidir.

Ehl-i Beyt; imanın kapısı ve kabesi, Allah'ın hücceti ve nurudur.

Ehl-i Beyt; hidayet sancağı, Allah'ın lütfu ve inayetidir.

Ehl-i Beyt; yakinin özü ve hakikati, hakkın yolu ve ismetidir.

Ehl-i Beyt; varlığın başlangıcı ve sonudur ve Allah'ın iradesidir.

Ehl-i Beyt; Hz. Fatıma'nın ismet güneşinden parlayan Alevi nurlardır.

Ehl-i Beyt; Muhammedi azametin semasında ve Ahmedi ağaçta büyümüş olan Nebevi dallardır.

Ehl-i Beyt; isimleri taşlara, yapraklara, kuşların ve meleklerin kanatlarına, arşa ve gezegenlere yazılandır.

Ehl-i Beyt; masum itret, kerametli zürriyet ve reşit halifelerdir.

Ehl-i Beyt; Taha ve Yasin ailesinden hidayet eden Mehdi'lerdir.



Tarih boyunca Müslümanların büyük bir bölümü, Ehl-i Beyt imamlarına yoğunlaşan kitlelerin neden bu kadar fazla Ehl-i Beyt'e yoğunlaştıklarını sorgulamış ve bu doğrultuda farklı yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Ne yazık ki şu ana kadar bu alanda yapılmış birçok program, yazılmış birçok kitap da tam manasıyla taassup ve ön yargıdan kurtulmayan kişiler, mesele ve olaylara genelde bir mezhebin penceresinden bakarak, bir takım yanlış değerlendirmelerde bulunarak hakikati arayan samimi kişilerin yanılmalarına ve Ehl-i Beyt'in tarihin tozlu sayfaları arasında kalarak tanınmamalarına neden olmuşlardır.



Seçkinler Ayeti
"Sonra Biz Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Onlardan kimi nefsine zulmedicidir, kimi de orta yoldadır. Kimi de Allah'ın izniyle tüm hayırlarda öne geçer. İşte bu; büyük lütfun kendisidir." (Fatır, 32)

Tefsir alimlerine göre ayette geçen kitaptan maksat Kur'an-ı Kerim ve onun hakikatleridir. Seçkin kullardan maksat ise Ehl-i Beyt imamlarıdır.

İmam Cafer Sadık hazretleri bu ayetin tefsirinde buyurdu ki: "Bu ayet özel olarak Muhammed'in (s.a.a.) Ehl-i Beyt'i hakkında nazil olmuştur. İçlerinden nefislerine zulmedenler; hak olan imamı inkâr edenlerdir (ve onlar ashab-ı şimaldir!) İçlerinden orta yolu tutanlar; hak olan imama uyanlardır (ve onlar ashab-ı yemindir.) İçlerinden Allah'ın emriyle hayırlara koşanlar ise hak olan imamlardır (ve onlar mukarreb makamında olanlardır!)" (Tefsir-i Bürhan, c. 3, s. 362)

Ayette beyan buyrulduğu gibi Allah'u Teala "Sonra" buyurarak Hz. Peygamber (s.a.a.)'den sonraki zamanlar için Kur'an'ı, kulları içerisinden seçmiş olduğu bir zümreye miras bırakmıştır.



Seçilen zümre hakkında Allah-u Teala başka bir ayette şöyle buyuruyor; "Muhakkak Allah; Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini birbiri soyundan olarak seçti ve alemlere üstün kıldı."(Al-i İmran, 33) Rivayetlere göre "Al-i İbrahim'den" maksat kitabın mirasçısı olan ve Allah tarafından seçilen Ehl-i Beyt'tir. (Tefsir-i Bürhan, c. 1, s. 277)



Fatır suresi 32. ayette Allah'u Teala kulları üç gruba ayırmıştır; "Onlardan kimi nefsine zulmedicidir, kimi de orta yoldadır. Kimi de Allah'ın izniyle bütün hayırlarda öne geçer."Bu üç grubu Vakıa suresinde de görmek mümkündür. Zira şöyle buyuruyor: "Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman. (Birinci sınıf) Uğurlular grubu; nedir uğurlu grubu? (İkinci sınıf) Uğursuzlar grubu; nedir uğursuzlar grubu? (Üçüncü sınıf ise, iman ve amelde) Öne geçenler (olup onlar Allah'ın rahmet ve cennetine doğru) Öne geçenlerdir. İşte onlar, yakınlaştırılmış olanlardır." (Vakıa,7-11)Ehl-i Beyt'ten nakledilen rivayetlere göre bu ayetlerdeki öne geçenler ve mukarreplerden maksat Ehl-i Beyt imamlarıdır. Resulullah'a (s.a.a.) bu ayet hakkında sorduklarında buyurdu ki: "Bana Cebrail haber verdi ki: Cennete en önde gidenler ve Allah'a en fazla yaklaştıranlar, Ali ve taraftarlarıdır. Kendileri, Allah'ın onlara olan ikramından dolayı bu makama sahiptirler!" (Tefsir-i Bürhan, c. 4, s. 274-275)Allah-u Teala kitabı miras alan seçkinler, hayırlarda önde gidenler ve mukarreb makamında olanlar hakkında başka bir ayette şöyle buyuruyor; "Sana kitabı indiren O'dur. O'nun bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar kitabın anasıdır. Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir. İşte kalplerinde eğrilik bulunanlar fitne çıkarmak ve te'vile yeltenmek için müteşabih olanlara uyarlar. Hâlbuki onun gerçekte te'vilini ancak Allah bilir ve ilimde derinleşmiş olanlar da. Onlar: Biz ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır, derler. Ancak akıl sahipleri düşünebilirler." (Al-i İmran,7)İmam Cafer Sadık hazretleri ayetin batın te'vili için şöyle buyurdu: "İlim de derinleşmiş olanlar bizleriz. Biziz Kur'an'ın te'vilini bilenler!" (Tefsir-i Bürhan, c. 1, s. 270)



Temizlenenler zikir ehli olanlardır
Bu seçkin zümre hakkında başka bir ayette şöyle buyuruyor; "Şüphe yok ki bu, pek güzel ve şerefli Kur'ân'dır. Saklanmış bir kitapta. Ona, temizlenenlerden başkaları dokunamaz." (Vakıa, 79) Bu ayette dokunmaktan maksat derin kavrayış ve ilimde kökleşmedir, temizlenenlerden maksat ise Ehl-i Beyt'tir. (Tefsir-i Safi, c. 5, s. 129) Zira başka bir ayette şöyle buyruluyor: "Ancak ve ancak Allah, ey Ehl-i Beyt, sizden her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler." (Ahzab, 33) Bu ayetlerden anlaşılan şudur; Temizlenenler zikir ehli olanlardır. Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a.)'den sonra Ehl-i Beyt'in, Kuran ilminin varisleri olduğu ve Kuran'ın beyan hakkının Ehl-i Beyt'te olduğunun bir diğer kanıtı şudur; Allah'u Teâlâ Kuran'ı Kerim'de Hz. Peygamber (s.a.a.) i "Ahmed, Muhammed" isimlerinin yanı sıra "zikir" kelimesi ile de isimlendirmiş ve şöyle buyurmuştur; "Allah sizlere zikri, Resul (elçi) olarak gönderdi, o size Allah'ın apaçık ayetlerini okumadadır."

Mücahid

Mesaj Sayısı : 8
Kayıt tarihi : 16/01/12

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz